Emperyalizm güdümlü cihatçı istilası tüm halklara tehdittir! Halkımızı savunmasız bırakmayacağız!

Suriye, ABD emperyalizmi, İsrail Siyonizmi ve AKP gibi işbirlikçi bölge yönetimleri güdümünde 13 yıllık bir istilanın ardından, uluslararası pazarlıklar sonucunda cihatçılara teslim edildi. Suriye devletini yıkan, Suriye halklarının demokratik ve özgürlükçü itirazı değildir. Emperyalizm güdümünde hareket eden, farklı inançlara mensup Suriyelileri sürgünle ya da katliamla tehdit eden bir cihatçılar topluluğudur. Çoğu, Çin’den Kafkaslar’a, dünyanın farklı ülkelerinden gelen bu cihatçılar, bugüne kadar pek çok katliama imza atmıştır. Yağmayı hak olarak gören ve iç bütünlüğü olmayan bir yapıya sahiptirler. Alevileri, Kürtleri, Şiileri, kendilerine biat etmeyen Sünnileri katletmişlerdir. Ancak son süreçte eşgüdümlü olarak hareket ettikleri ayan beyan ortaya çıkmış olan İsrail’e tek kurşun atmamışlardır.

Sisteme ABD emperyalizminin istediği biçimde entegre olmamakta direnen, ABD-İsrail karşıtı Direniş Ekseni’nin temel taşlarından biri olan, kendine özgü bir sekülerizm ve Arap milliyetçiliği ile ülkeyi 61 yıldır yöneten Baas Rejimi yıkılırken Suriye daha fazla işgal ve emperyalist müdahale, cihatçı çeteler arası çatışmalar, farklı etnisite ve inançlara yönelik katliamlarla karşı karşıya kalacaktır. Kürtlerin liderliğinde ülkenin kuzeydoğusunda kurulan özerk yönetime yönelik dış ve iç müdahale tehlikeleri beklemektedir.

Tehdit yalnızca Suriye halklarına değil, Türkiye dahil tüm bölge halklarına yönelmiştir. Türkiye’de de hem mülteciler arasında hem de yerli nüfus içinde örgütlenen cihatçı çeteler Suriye’de olduğu gibi Türkiye içinde de kanlı eylemler gerçekleştirmiştir. Suruç, 10 Ekim Ankara ve Reina katliamları gibi eylemler buna örnektir. İstedikleri verilmediğinde namlularını Türkiye’ye çevirebilen bu çeteler sınırlarımızın önemli bir bölümünü kontrol etmektedir. Suriye Milli Ordusu mensuplarının maaşları doğrudan Türkiye tarafından ödenmektedir. Her yıl milyarlarca dolar Türkiye bütçesinden bu örgütlere aktarılmaktadır. AKP iktidarı, kendi elleriyle yanı başımızda bir savaş bataklığı üretmiştir. Şam’ın cihatçılara teslim edilmesi, bu bataklığı kurutan değil daha da büyüten bir rol oynayacaktır.

Suriye’de savaş sonlanmamış, bir düzen ve denge kuruluncaya kadar devam edeceği yeni bir safhaya geçmiştir. Bu savaş beklentilerin aksine daha fazla mülteci akını ve Kürt sorununda yeni çatışmalara gebedir. Süreç her nasıl ilerlerse ilerlesin cihatçı tehdidi bir dış ve iç sorun olarak kucağımızdadır.

Yanı başımızda yaşanan gelişmelerin seyircisi değil, doğrudan muhatabıyız. Yaşanan gelişmeler, Türkiye halklarının kaderiyle doğrudan ilgilidir. Türkiye halkları, karşı karşıya oldukları tehlikenin bilincindedir.

Halkevleri olarak, giderek genişleyen savaşın ardındaki temel unsurun emperyalist saldırganlık olduğunu biliyoruz. Türkiye halklarının emperyalizme ve faşizme karşı mücadelesini büyütmeyi, direnen halklarla dayanışmayı bir görev olarak kabul ediyoruz. Ortadoğu halklarının kendilerinden başka dostu yoktur. Kendilerini savunmaktan başka çareleri yoktur. Karşımızdaki somut tehdidi ve halkımızın bu tehdit karşısındaki kaygılarını, örgütlenme ve seferber edilme ihtiyacını görüyor, halkımızı örgütsüz ve savunmasız bırakmayacağımızı dosta düşmana ilan ediyoruz.

Çankaya Halkevi Sevgi Sosyal Etkinliği: Yenişehir’de bir akşam vakti

Ankara’ya dışarıdan bakanlar onu soğuk, gri bir şehir olarak görürler. Onun geri dönüşünü metheden şairlerden, “iyi kalpli üvey ana” olarak bahsedildiği şiirlere gelmek yeni kurulan Cumhuriyetin başkentinin kendini kabul ettirebilmesi kadar zor bir süreci anlatır. Oysa bilenler bilir, Ankara’nın kaldırımları, binaları, sokakları tarihten, edebiyattan izler barındırır. Kimi zaman önünden geçtiğiniz bir radyoevi, kimi zaman bir üniversitenin taş binası size şehrin geçmişini fısıldar.   

Read More

Halkevci Kadınlar Yaz Kampı Sonuç Metni

Hayatlarımıza yönelik saldırıların her gün daha da arttığı, derinleşen yoksulluğun kadınların omuzlarına yıkıldığı bir süreçte, “Yüzümüzü güneşe, sırtımızı dalgalara veriyor, umudu büyütüyoruz” çağrısıyla 15-18 Ağustos tarihleri arasında İzmir Dikili’de kadın yaz kampımızı gerçekleştirdik. Yüzümüzü umuda ve birbirimize döndük, düşlediğimiz kolektif ve özerk alanımızı birkaç günlüğüne de olsa şenlikli elbirliğimizle yeniden inşa ettik.

Read More