Ortadan kaldırılması gereken bir sorun varsa o da gericiliktir. Laiklik bayrağını biz yükselteceğiz!

Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir açıklama sonrası, kadınların kılık kıyafet özgürlüğünü siyasetin tekelinden çıkarmak ve başörtüsünü yasal güvenceye alma iddiasıyla CHP tarafından bir kanun teklifi verildi.

Halkın gündemi olmayan bir konuyu, sağla kurduğu ittifakı güçlendirmek için ortaya atan Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan’a da tüm sıkışmışlığının ortasında büyük bir manevra aralığı sunmuş oldu. Erdoğan’da el artırarak toplumsal yaşam üzerindeki gerici baskıları anayasal güvence altına alacak bir anayasa değişikliği teklif etti. Bunun aktüel gerici siyasi sonuçlarını da hep beraber göreceğiz.

Başörtüsünü gündeme getirenlerin kendi ülkesinin gerçeğinden kopuk olduğu anlaşılmaktadır. Yanı başımızdaki İran’da kadınların başörtülerini yaktığı, saçlarını kestiği ve zorunlu örtünmeye karşı ölümüne mücadele ettiği bugünlerde, ülkemizde tersine bir gelişmenin önü açılmıştır. Ülkemizde dinci gericiliğin 20 yıldır iktidarda olduğunu ve gerçek çatışmayı görmezden gelmektedir. Başörtüsü meselesini basitçe kılık kıyafet özgürlüğüne indirgeyen yaklaşımların yanlışlığını, gericiliğin bu konuyu her daim kullanma reflekslerinden biliyoruz.

Kadınların kılık kıyafet dahil her türlü kararı ve özgürlüğünü siyasetin tekelinden almanın tek yolu kadınların kendi özgürlükleri için vermiş olduğu mücadeledir.  Türkiye’de ve dünyada kadınlar bunun için ne yapılması gerektiğini eylemleriyle en açık biçimde ortaya koymaktadır.

Türkiye’de şu anda halkın çözüm beklediği bir “başörtüsü sorunu” yoktur. Gericilik sorunu vardır, Laikliğin gerektiği biçimde tesis edilememesi, devletin ve tüm toplumsal yaşamın din baskısından arındırılamaması sorunu vardır. Kadınlar başta olmak üzere tüm toplum her gün yeni bir gerici uygulama ile baskı altına alınmak isterken bu çıkış doğru değildir.

Bu tartışma, zorla örtünen yüz binlerce kız çocuğu olduğu gerçeğinin, gericiliğin eğitimden sağlığa tüm alanlarda egemen kılınmaya çalışıldığı gerçeğinin üstünü örtmektedir. Bu yüzden oldukça tehlikelidir.

Kadınların bedeni üzerinden siyaset yapan, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini siyaset malzemesi yapan kim varsa kadınlar hesabını soracaktır. Bu durum bize bir kez daha şunu göstermiştir. Hayatlarımız ve haklarımız için mücadele etmek, kendi haklarımızı siyasi malzeme haline getirmemek için hayatidir.

Gericiliğin karşısında yükseltilmesi gereken bir bayrak vardır. O bayrak laiklik bayrağıdır!

Seçim hesaplarıyla yere atılan laiklik bayrağını biz yükselteceğiz! Kadınlar, gençler, emekçiler, halk yükseltecek!

Eşit, özgür ve laik bir ülkeyi kendi ellerimizle kuracağız!