DURSUN ALİ’YE ÖZGÜRLÜK
CANKURTARAN’A, MEMLEKETE ÖZGÜRLÜK
Müvekkilimiz Dursun Ali Koyuncu, 7 Eylül 2024 tarihinden beri hukuk dışı bir şekilde tutuklu bulunmaktadır. Süreç içerisinde usule aykırı şekilde ifadesi alınan, hukuk dışı yollarla gece araması ile yakalanan, ters kelepçe yapılmak suretiyle gözaltına alınan ve bu şekilde doktor kontrolünden geçirilen, Kars T Tipi Cezaevine adeta kaçırılan müvekkilimizin Hopa Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan soruşturma dosyasında iddianame tanzim edilmiştir. Bahse konu iddianame, görevli mahkeme tarafından henüz kabul edilmemiş olup duruşma günü iddianamenin kabulü ile verilecektir.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim edilen iddianame kapsamında müvekkilimizin; Tehdit, Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Alenen Hakaret, Suç İslemeye Alenen Tahrik Etme, Kamu Malına Zarar Verme, Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etme, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme suçlarından cezalandırılması talep edilmektedir. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; yargılamaya konu edilecek bir hukuk metninde suça konu olduğu düşünülen delillerin isnat edilen suçlar ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Müvekkilin suç teşkil eden bir eylemi bulunmadığından, iddianame kapsamında, usul kurallarına aykırı bir şekilde toplanılan delillerin tamamı hukuki bir süzgeçten geçirilmeksizin, leh ve aleyhte olma tartışması yapılmaksızın cezalandırılmaya konu edilmesi talebiyle mahkemeye sunulmaktadır. Öyle ki; müvekkilin WhatsApp mesajlarında geçen “hukuk önünde hesap soracağız” yazışması dahi aleyhine delil teşkil edermişçesine iddianame kapsamına alınmıştır.
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere müvekkilimizin gözaltına alındığı tarihten bugüne türlü insan hakkı ihlallerine ve usulsüz işlemlere karşı mücadele ettiğimiz dosyada tanzim edilmiş olan iddianame, bu usulsüzlükleri giderme konusunda muktedir olmadığı gibi hak ihlallerine bir yenisini daha ekler mahiyettedir. Hukuken izahı mümkün olmayacak şekilde ilerletilen soruşturma neticesinde yazılan iddianamede tarafımızca sunulan itiraz dilekçeleri ve suçlamalara ilişkin yaptığımız hukuki tartışmalar dahi yer almamaktadır. Müvekkilin ormanlık alanları talan eden şirketlerine karşı verdiği Reşit Kibar’ın öldürülmesi ile başka bir boyuta taşınan mücadele, hiçbir şekilde iddianame kapsamına alınmamıştır. Bu da bizlere bu soruşturmanın her ne kadar müvekkil nezdinde sürmekte ise de maden şirketlerinin rant uğruna giriştiği çevre katliamına karşı mücadele eden Karadeniz halkının direnişini kırmak için teşekkül ettirilmiş olduğunu göstermektedir. İddianame kapsamında bu mücadeleye hiç yer verilmemesi, müvekkilimizin bir paket halinde kopyalanılan delillerle abartılarak sunulan suç tiplerinden sorumlu tutulmaya çalışılması bu niyeti açık etme konusunda fazlasıyla yeterlidir. Bu anlamda müvekkilin adil yargılanma hakkının gereği gibi sağlanması noktasındaki endişelerimiz de fazlasıyla karşılık bulmaktadır.
Hukuksuz bir şekilde başlatılan, müvekkilin ağır tutukluluk şartları altında hak ihlali yaşamasına sebebiyet veren soruşturma süreci, usul kuralları yok sayılarak tanzim edilen iddianame ile devam ettirilmektedir.74 gündür hukuka aykırı şekilde tutuklu bulunan müvekkil hakkında iddianamenin düzenlenmesiyle tahliye kararı verilmemiş olması da tutukluluğun bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bizler de bu aşama itibarıyla maruz kalmakta olduğumuz hukuksuzluğu bir kez daha kamuoyunun bilgilerine sunma zorunluluğunu hissetmiş bulunmaktayız. Türlü usulsüzlükler ile çevrelenmiş mesnetsiz suç isnatları ile haksız tutukluluğu halen devam eden müvekkilimiz Dursun Ali Koyuncu’nun bir an önce tahliye edilmesini talep ediyor çevre hakkı mücadelemizin devam ettiğini bir kez daha kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.