• Pazartesi- Cumartesi: 09.00 - 19.00
  • 0312 419 27 17 - 0533 761 52 63
  • bilgi@halkevleri.org.tr

1 MAYIS’TA TAKSİM GEREKLİDİR, HAKTIR, MÜMKÜNDÜR!

21.04.2025

Türkiye sınıf mücadeleleri ve devrimci mücadele tarihi açısından çok özel bir anın içindeyiz. En temel yurttaşlık haklarının aleni gaspına karşı 19 Mart’ta üniversite gençliğinin barikatları aşarak ön açmasıyla başlayan halk isyanı, ülkenin geleceğine dair umutları yeşertmiştir. Sokaklara çıkan kitleler AKP faşizminin saldırılarını frenletmiş, muhalefeti felç etme planını işlemez hale getirmiş, ezilen sınıflar sokağa çıkıp hakkını arayamasın diye konulan yasakları hükümsüz kılmıştır. İşçi sınıfı, mevcut örgütlü varlığıyla henüz etkili bir görünür katılım sergilememiş olsa da bu yeni isyan, proleterleşmiş, yoksullaştırılmış, mülksüzleştirilmiş, güvencesizleştirilmiş Türkiye toplumunun faşizme karşı geleceğine sahip çıktığı bir ekmek, onur, özgürlük isyanıdır.

Geri adım atanın kaybedeceğini bildiği bu kavgada, halk direniş iradesini sürdürmekte, faşist iktidar da fırsat kollamaktadır. İşte 2025 1 Mayıs’ı böylesi bir anda, özel tarihsel görev ve olanaklar sunarak Türkiye işçi sınıfı hareketi ve devrimci/sosyalist hareketinin önünde durmaktadır. 1 Mayıs bağlamında günün devrimci görevi, halk isyanının sınıfsal içeriğini açığa çıkarmak, isyana işçi sınıfın sesini katmak için Türkiye işçi sınıfının ekonomik-politik talepleri ve bütün örgütlü güçleriyle, en kitlesel, kararlı ve etkili biçimde sokağa çıkmasını sağlamaktır. Taksim Meydanı, onu dünyanın en kitlesel ve militan 1 Mayıs’larına sahne yapan yarım asırlık tarihsel arka planının ötesinde 19 Mart 2025 itibariyle özel bir anlam kazanmıştır. Barikatları aşıp meydanları zaptederek İstanbul Valiliği’nin yasaklarını hükümsüz kılan ve AKP faşizminin saldırı planını bozan kitleler Taksim talebini sokaktan dillendirmiştir. Sokaktan yükselen bu talep karşısında kürsülerden sözler verilmiş, gençlik örgütleri ve pek çok sendika Taksim iradesini güçlendiren çağrılar yapmıştır. Taksim’e yönelik 1 Mayıs öncesi güncel eylem çağrılarının da gerçek bir kitle gücü ile desteklendiği ve meşru, militan, kitlesel bir zemine denk düştüğü görülmektedir.

AKP iktidarının ve valilerinin izin ve yasaklarının kitle hareketi üzerinde bir hükmünün olmadığı ortadadır. Bugün kitleler yasaklara rağmen sokağa çıkmakta, Taksim’i de en etkili ve kitlesel 1 Mayıs’ların adresi olarak hafızasında tutmaktadır. Daha önce mücadelenin geri çekildiği anlarda bu meydanın etrafına çevrilen aşılmaz duvarlar, mücadelenin yükseldiği ve iktidar içi çelişkilerin belirdiği anlarda kitlelerin birleşik ve militan eylemiyle aşılmıştır. Bugün de böyle bir elverişli bir ortam oluşmuştur. Hal böyle iken, 2025 1 Mayıs’ı için de Taksim, yalnızca doğru ve gerekli olan değil aynı zamanda mümkün olandır. Bu imkan ve sorumluluğa sırt çevirmek ise, kitlelerin güvenini ve mücadele azmini kıran, AKP faşizmini de cesaretlendiren bir geri adım olarak tarihe not düşülecektir.

Herkes sözünün arkasında durmalı! 1 Mayıs’ın nerede kutlanacağını belirlemek ellerimizde!

Halkevleri olarak şimdi kamuoyu ile paylaştığımız bu değerlendirmelerimizi nisan ayı başından itibaren dost kurumlarla paylaşıyoruz. 19 Mart sonrası yükselen mücadeleye yakışan, birleşik ve militan bir 1 Mayıs’ın koşullarını oluşturmak için çok sayıda görüşme yaptık. Öncelikle, pandemiden (2020) bu yana 1 Mayıs’ların planlanmasında sosyalistleri ve toplumsal muhalefetin Emek Barış Demokrasi Güçleri gibi ortak hareket zeminlerini dışlayan tutumlara artık izin veremeyeceğimizi dost kurumlarla paylaştık. Tam da bu görüşmeler sürerken DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin daha önceki 1 Mayıs süreçlerinde olduğu gibi sosyalistler ve tüm emek barış demokrasi güçleri ile toplantılar düzenleyeceği belirtildi.

Toplantılarda Taksim’in tarihsel önemi ve 1 Mayıs’ın esas adresi olduğu bir ortak kabul olarak vurgulanırken, “dörtlü” diye bilinen konfederasyonlar ve meslek örgütleri, Taksim için başvuru yaptıklarını ve bunun koşullarını sonuna kadar zorlayacaklarını açıkladılar. 19 Mart sonrasında yükselen sokak hareketlerinde doğal inisiyatif konumundaki CHP de Özgür Özel’in Saraçhane’de verdiği söz, taban eğilimi ve kitle basıncı doğrultusunda kamuoyu önünde Taksim yönünde bir karar ortaya koymuştu. Tartışmalarda Taksim kararlığını vurgulayanların yanı sıra iktidarın Taksim’e izin vermemesi halinde bunun birleşik ve kitlesel bir 1 Mayıs’ın örgütlenmesini güçleştireceği yönünde çekinceler dile getirilse dahi, koşulları oluştuğu takdirde Taksim’de birleşik bir 1 Mayıs kutlamak gerektiği konusunda genel bir kabul söz konusuydu.

Biz de Halkevleri olarak, “Taksim 1 Mayıs’ı” ile “kitlesel ve birleşik bir 1 Mayıs” iddiasının bir, bu açıklamanın ilk bölümünde değindiğimiz tarihsel deneyimlere ve güncel koşullara işaret ederek bugün Taksim’de kitlesel bir 1 Mayıs örgütlemenin mümkün olduğunu belirttik. Bunun yolu da toplantılarda konuşulanlar doğrultusunda açığa çıkmıştı: ‘Dörtlü’ Taksim başvurusu yapıp, koşulları sonuna kadar zorlayacağını söylüyor. CHP kendi tercihlerinin Taksim olduğunu ve ‘dörtlü’nün kararını destekleyeceklerini söylüyor. Valilik yasak eğilimi ifade etse bile, yükselen halk hareketi ile beliren iktidar içi çelişkiler, kararlı bir tutum karşısında gerilimi yükseltmekten kaçınacaklarını ve Taksim’in etrafına örülen duvarların aşılabileceği bir anda olduğumuzu gösteriyor. İster kararlılık ifade etsin ister ‘mutlaklaştırmayalım ama koşulların oluşması halinde katılırız’ desin sosyalist hareketin bütünü de ‘dörtlü’nün ve CHP’nin Taksim konusunda kararlılık ifade etmesi halinde Taksim’i örgütleyecektir, bundan önceki Taksim 1 Mayıs süreçlerinde olduğu gibi sorumlulukla davranacaktır ve kitlesel, militan, başarılı bir Taksim 1 Mayıs’ı örgütlenecektir.

Ancak “dörtlü”, henüz sonuna kadar zorlama sözünün gereğini yerine getirmeden, yazılı bir red yanıtı gelmediği halde, iktidarın Taksim’e izin vermeyeceği izlenimine dayanarak İstanbul 1 Mayıs’ını Kadıköy’de kutlamak üzere başvuruda bulunacaklarını açıkladı. Taksim’de birleşik kitlesel bir 1 Mayıs kutlamanın gereklilik, imkan ve yollarına dair yürütülen tartışmalar yeterince değerlendirilmeden alınan bu karar -geri dönülmediği takdirde- tarihsel bir fırsatın kaçırılması anlamına gelecektir. 19 Mart öncesi koşullara göre bir ilerleme kabul edilebilecek olan Kadıköy tercihi, bugün itibariyle sokaktaki gerçekliğin gerisine düşmek anlamına gelmektedir ve iktidar tarafından da bir “geri adım” olarak not edilecektir. Ne olursa olsun kitleler Taksim demiş, bunun doğru ve gerekli olduğu emek örgütleri, CHP ve sol tarafından çeşitli düzeylerde dillendirilmiş, kitleler yüzünü Taksim’e dönmüştür. Taksim konusundaki sorumluluğa sırt çevirmek artık mümkün değildir.

Hiçbir şey için geç değil! Sokağa kulak vermeli!

Nihayet “dörtlü”nün Kadıköy başvurusu kararını açıklamasının ardından sosyal medyaya ve medyaya yansıyan kamuoyu tepkisi, bir duygusal refleks olmanın ötesinde, hiçbir emek örgütünün ya da sol örgütün yadsıyamayacağı gerçek bir kitle dinamizmine yaslanmaktadır. Öyle ki bir an önce bir adres belirleyip kamuoyuna çağrı yapmak gerektiğinden söz edenler dahi, günler geçmesine rağmen, bu tepki karşısında Taksim dışı bir adres telaffuz etmeye cesaret edememiştir. Gençlik örgütleri Taksim çağrısı yapmakta, sendikal hareket içinde Kadıköy konusunda eleştiriler ve Taksim çağrıları yankılanmakta, İstanbul’da ve ülkenin dört yanında düzenlenen eylemlerde “Valilik izni”ne tabi olmayan, yönünü Taksim’e dönen bir kitlesellik ve militanlık kendini göstermektedir.

İstanbul 1 Mayıs’ının nasıl kutlanacağı konusunda resmî süreç de henüz nihayete ermemiş iken mevcut durumu, canlı ve en doğru şekilde değerlendirilmesi gereken açık bir tartışma olarak ele almak, kitlelere, tabana ve sokağa kulak vermek gerekmektedir. Çağrımız 1 Mayıs’ta işçi sınıfının ekmek ve özgürlük taleplerini yükseltmekten yana olan tüm emek örgütlerine ve soladır. Sokağa kulak vermeli, sokaktaki gerçeğe çarpan 1 Mayıs kararını gözden geçirmeli ve Taksim’de kitlesel ve etkili bir 1 Mayıs kutlamanın olanaklarını sonuna kadar zorlamalıyız.

Biz Halkevleri olarak işçi sınıfının genel çıkarları doğrultusunda ortak mücadele zeminlerinin sorumluluğunu yadsıyamayacağımız gibi, bunun bir gereği olarak sınıf mücadelelerinin önümüze koyduğu günün devrimci sorumluluğuna sırt çevirmeyeceğiz. Taksim’e çıkacağını söyleyen gençliği ve emekçileri yalnız bırakmayacağız. Taksim iradesini sahipsiz bırakmayacağız.

2025 1 Mayıs’ı devrimcilerin önündeki tarihsel bir sınavdır. Bu sınavı 19 Mart isyanının ardından yeşeren umudu büyütmek isteyen, emeğin devrimci siyasetini bu isyana katmak gerektiğine inanan tüm halk güçleriyle omuz omuza aşacağımıza inanıyoruz!

Taksim 1 Mayıs alanıdır! Halk saraydan büyüktür!