Depremin ikinci ayında Hatay’dan sesleniyoruz: “7 acil talebimiz var!”


6 Şubat depremlerinin ikinci ayında Hatay’da depremzedelerle birlikte bir açıklama yaparak 7 acil talep sıraladık. Defne ilçesi Aşağıokçular Mahallesi’nde çadır alanında Halkevleri yöneticileri, gönüllüleri ve bölgede yaşayanların katılımıyla yapılan açıklamada “Hakkımızı alacağız! Yıkıntıların arasından yeni bir yaşam kuracağız!” yazılı pankart açıldı.

Hatay Halkevi yöneticisi Özlem Mansuroğlu, depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen halkın geçici barınma, su, gıda, sağlık, eğitim gibi en acil ihtiyaçlarının bile hâlâ karşılanmadığını, kentin sanki kimse yaşamıyormuş gibi toza boğularak şantiye alanına çevrildiğini söyledi.

“Yıkıntıların arasında bırakılmayı, ülkemiz yeniden inşa edilirken yok sayılmayı kabul etmiyoruz. Bu kent bizim! Bu memleket bizim! Ülkemizi yeniden inşa edecek olanlar da bizleriz!” diyen Mansuroğlu, depremden etkilenen halkın 7 acil talebini açıkladı:

1. YAŞANABİLİR BİR KENT VE BARINMA HAKKIMIZI İSTİYORUZ!

Evinin hasar durumuna bakılmaksızın talep eden her depremzedeye insanca yaşayabileceği geçici yaşam alanları sağlanmalıdır. Yeniden inşa sürecinde halk kaybettiği evine kavuşmak için borçlandırılmamalı, yıkım nedeniyle oluşan zararın tamamı karşılanmalı, kiracılar ve çalışanlar için sosyal konutlar ve lojmanlar inşa edilmelidir. Bölge halkının yerinde kalması sağlanarak, toplumsal ve mekânsal bellek ile kültürel miras korunarak, doğayla uyumlu, iklim değişimine dirençli, kentsel ve kırsal alanın üretim yapılarını gözeten, yerele özgü uygun çözümler sunan ve ekonomik yeniden canlanmanın altyapısını kuran bir yaklaşım benimsenmelidir.

2. SAĞLIK HAKKIMIZI İSTİYORUZ!

Halk sağlığının korunması için nitelikli tedavi edici sağlık hizmetleri sağlanmalı, mobil hizmetler yoluyla sağlık hizmetleri en geniş nüfus için ulaşılabilir kılınmalı, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmeli, bulaşıcı hastalıklara karşı altyapı sorunları giderilmeli, temiz içme ve kullanma suyu, hijyenik duş ve tuvaletler sağlanmalı, düzenli ilaçlamalar yapılmalıdır. Hafriyat işlemleri sırasında halkın toz maruziyetini azaltmak için Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmelik maddeleri uygulanmalı, molozlar yerleşim alanlarının ve su havzalarının dışına dökülmelidir.

3. GEÇİNEMİYORUZ, BORÇLA YAŞAMAK İSTEMİYORUZ!

Deprem bölgesinde yaşayıp gelirini kaybeden ya da halihazırda gelir sahibi olmayan herkese asgari geçim ücreti bağlanmalı; kredi, kredi kartı ve vergi borçları silinmeli; elektrik, içme ve kullanma suyu, doğalgaz, telefon ve internet parasız sağlanmalıdır.

4. EĞİTİM HAKKIMIZI İSTİYORUZ!

Deprem bölgesinde yaşayan öğrencilerin kayıplarının telafisi için eğitim öğretim faaliyetleri, hijyen ve sağlıklı barınma koşulları da sağlanarak acilen başlatılmalı, telafi programları uygulanmalıdır. Deprem bölgesinde yaşayan ve bu yıl lise ve üniversiteye geçiş yapacak öğrencilerimize özel ek kontenjanlar açılmalı, sınavlarda ek puan verilmeli, açık kalan kontenjanlarda yerleştirme önceliği tanınmalıdır.

5. KADINLAR OLARAK YAŞAM HAKKIMIZI İSTİYORUZ!

Kadınların hak ihlallerine karşı başvuru yapabilecekleri çok dilli ‘şiddete karşı acil başvuru merkezleri’ açılmalı, şiddete karşı destek alabilecekleri ŞÖNİM, kadın sığınma evleri açılmalı, kadınların ve çocukların her türlü şiddete karşı koruma ve uzaklaştırma tedbiri alabileceği Aile Mahkemesi Hakimleri görevlendirilmelidir. Afet bölgelerinde kadınların omuzlarına yüklenen bakım emeği kolektifleştirilmeli, ortak çamaşırhaneler, aşevleri ve kreşler açılmalıdır. Kadınlar için ücretsiz ped, gebelik testi, doğum kontrol yöntemi ürünleri parasız sağlanmalıdır.

6. ACİL ATAMA İSTİYORUZ!

Öncelik depremzedelere verilmek koşuluyla deprem bölgesinde görev yapmak isteyen ya da deprem nedeniyle kenti terk etmek zorunda kalan, başta eğitim ve sağlık alanı olmak üzere görev almak isteyen tüm meslek sahiplerinin ataması sınava giriş şartı aranmaksızın acilen yapılmalıdır.

7. ADALET İSTİYORUZ!

Kentlerimizin ağır yıkımında ve onbinlerce kişinin ölümünde ihmali olan tüm sorumlular (kamu ve özel) derhal tespit edilmeli, kamu vicdanını rahatlatacak şekilde yargılamaları şeffaf bir şekilde yapılmalı ve suçlular hak ettikleri şekilde cezalandırılmalıdır.

Bu taleplerin acilen yerine getirilmesini;

Gerekli maddi olanakların sağlanması için halk mülksüzleşir, yoksullaşır ve felaketler yaşarken servetini ve kârını katlayan sermaye gruplarının vergilendirilmesini, temel sektörlerin ve kamusal hizmetlerin kamulaştırılmasını;

Tüm bu yeniden inşa sürecinde halkın kendi yaşamını ilgilendiren konularda söz, yetki, karar sahibi olduğu, geniş katılıma açık mekanizmaların oluşturulmasını istiyoruz!

Hakkımız olanı alacağız!

Yıkıntıların arasından yeni bir yaşam inşa edeceğiz!

“Mücadele etmedikçe kimse bizi hakkımızı vermeyecek”

Taleplerin açıklanmasının ardından söz alan Hatay Halkevi yöneticisi Eylem Mansuroğlu da kentte geçici barınma olanaklarının hâlâ yetersiz olduğuna ve hafriyat çalışmaları nedeniyle ciddi bir sağlık sorunu yaşandığına değindikten sonra, eğitim konusundaki sorunlara özel bir vurgu yaptı. Kentte eğitim öğretim faaliyetlerinin hâlâ başlamadığını hatırlatan Mansuroğlu, deprem bölgesindeki 8. ve 12. sınıf öğrencilerinin lise ve üniversiteye geçişlerde ek kontenjan ve ek puan gibi uygulamalarla desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Mansuroğlu şöyle konuştu:

“Tabii biliyoruz ki biz talep ediyoruz diye istediklerimiz hemen yerine getirilmeyecek. Ama şunu da biliyoruz ki mücadele etmedikçe, direngen bir duruş sergilemedikçe ve haklarımıza sahip çıkmadıkça kimse bize hakkımızı vermeyecek.”

“Türkiye’nin bütün iyi yürekli insanlarına sesleniyoruz. Bizler yıkıntıların arasından yeni bir yaşam kurma mücadelesi verirken biliyoruz ki sizlerin de yüreği yanımızda. Biz sadece yeni bir kenti var etme mücadelesi vermiyoruz. Bu yıkıntıların arasından yeni bir ülkenin yeniden inşasının, gasp edilen haklarımızın yeniden kazanımının mücadelesini veriyoruz. Bugün Antakya’da yürüttüğümüz barınma, eğitim, sağlık ve ihlal edilen tüm haklarımızın geri kazanılması mücadelesi aslında ülkenin tamamının mücadelesi.”

Son günlerde Samandağ’da asbestli molozların yaşam alanlarına dökülmesini protesto edenlerin maruz kaldığı şiddete de değinen Mansuroğlu, “Basitçe hayatta kalma mücadelesi vermiyoruz, devletin halkı yok saymasına, itiraz ettiğinde de şiddet uygulamasına da itiraz ediyoruz” dedi.

Mansuroğlu sözlerini şöyle tamamladı: “60. günde bir kez daha söylüyoruz. Biz bu kenti yeniden var edeceğiz. Her birimiz birbirimize sahip çıkarak, haklarımızı bilerek, talep ederek ve kazanana kadar mücadele ederek yeniden bir yaşam kuracağız. Bu da sadece Hatay’a değil bütün ülkeye ışık olacak.”