Yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı halk buluşması: Çözüm kamulaştırma

Yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı halk buluşması adıyla yaptığımız çağrıyla bir araya gelen yüzlerce yurttaş sorunlarını dile getirdi. Çözüm politikaları ve halkın talepleri ortaya konuldu.

Eylemde okunan basın açıklamasının yanı sıra, Genel Başkanımız Nebiye Merttürk, Eğitim Hakkı Sekreterimiz İlhan Yiğit, Çankaya Belediyesi şirketlerinde çalışan ve güvenceli kadro mücadelesi veren bir taşeron belediye işçisi, bir emekli, EnerjiSA direnişinden ve enerji işçisi Bekir Bayatlı, bir üniversiteli ve bir kadın yaşadıkları yoksullaşmaya dair konuşmalar yaptı.

Çözüm kamulaştırmada

Yoksulluğun kendiliğinden gelen bir durum olmadığını, iktidarın politikalarının bir sonucu olduğunu ifade ettiğimiz eylemde, acil adımlarla birlikte kalıcı çözümlerin de üretilmesi gerektiğinin altını çizdik. Çünkü acil adımlar da kapsamlı dönüşümler de mümkün! Bunu yapabilmenin şartı ise patronların değil, halkın ihtiyaçlarının öncelenmesidir.

Enerji alanında üretim ve dağıtımda bedelsiz kamulaştırmanın yüksek faturalara karşı tek gerçekçi çözümdür

  1. Her haneye 140 metreküp doğal gaz, 230 kilowatt saat elektrik parasız şekilde verilmelidir.
  2. Kiralar denetlenmeli ve bölgeye göre üst sınır getirilmelidir.
    Yaşadığımız konut sorununda acil olarak yapılması gerekenin kiralara üst sınır getirilmesi olduğunu söyledik. Ancak bununla birlikte hala devletin belirlediği zam üst sınırından daha fazla zam yapan ev sahiplerinin de denetlenmesi ve bunun için kiracıların da dahil olduğu denetleme mekanizmaları kurulması gerekmektedir. Bununla birlikte sosyal konut kalıcı çözümlerden birincisidir. Ancak açıklanan sosyal konut projeleri sosyal olmaktan uzaktır ve emekçileri kent dışına sürmenin birer aracı halindedir. Dolayısıyla emeğiyle geçinen insanların kent merkezlerinde de yaşayabileceği şekilde sosyal konut üretilmelidir. Ayrıca konut vergisi birden çok eve sahip olanlarda ev sayısı arttıkça arttırılmalı ve bu sayede konut bir yatırım aracı olmaktan çıkarılmalıdır.
  3. Her okulda, öğrencilere günde bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir.
    Her okulda, öğrencilere günde bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir. Çünkü yaşadığımız gıda krizinin en büyük ceremesini öğrenciler çekmektedir. Gıda krizi bize hayat pahalılığı olarak yansımaktadır. Her ay yayınladığımız Ankara’da Beslenme ve Barınma Maliyeti Raporu’nda göstermiş olduğumuz gibi Ankara’da 4 kişilik bir hane halkının sağlıklı ve dengeli beslenebilme maliyeti 8028 TL’dir.Gıda krizine karşı çok yönlü politikalar geliştirmek gereklidir ama ilk olarak tarımın halk yararına, halkın ihtiyaçları gözetilerek planlanması ve böylece hem üreticinin hem de tüketicinin çıkarına dönüştürülmesidir. Tarım şirketlerinin, emperyalist tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen tarım politikaları ülkemizde gıda krizinin en büyük sebeplerinden biridir.
  4. Asgari ücret belirlenirken açlık sınırı değil, 4 kişilik hane halkının yaşam maliyeti veri kabul edilmelidir ve asgari ücret insanca yaşayacak bir seviyeye çekilmelidir.
    Asgari ücretin dört kişilik hane halkının ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmesi ve insanca yaşayacak bir düzeye çekilmesi enflasyona, pahalılığa karşı geliştirilecek acil önlemdir. Ancak asıl sorun ücrete bağımlılıktır. Yani temel hakların piyasalaşması. Halk sağlığa, eğitime, enerjiye, gıdaya, barınma hakkına ulaşmakta ciddi paralar ödemek zorunda kalıyor. Bu temel hakların ya parasız ya da cüzi miktarlarda paralar verilerek ulaşılması sağlanmalıdır. Bunun yolu kamulaştırmadan ve kamusal dönüşümden geçmektedir. Eğitim ve sağlık gibi en temel ihtiyaçlarda, okulların ve hastanelerin çoğu hala kamu kuruluşu gibi gözükmesine rağmen içeriği piyasacı ve gerici bir dönüşüme tabi tutulmuştur. Ortaya çıkan sonuç; randevu alamadığımız hastaneler, ilaç bulamamak, şehir hastaneleri gibi projelerle sağlık kuruluşlarının kent merkezlerinden taşınması ve sağlığa ulaşamamaktır. Bu yüzden sağlığın, sağlık kuruluşlarının halkın ihtiyaçları gözetilerek, sağlık emekçilerinin katılımıyla kamusal bir dönüşüme ihtiyacı vardır.

Mücadele çağrısı: “Bizden çalınanları geri alacağız!”

Halkın kendi sorunlarının çözümü için tek adres yine halkın örgütlü gücüdür:

Tam da bu yüzden bunu gerçek anlamda gerçekleştirecek tek güç halkın örgütlü gücüdür! Tam da bu yüzden halka çağrımızdır, örgütlü ve bir arada mücadele etmemiz gerekiyor. Kendi sorunlarımızı kendimizin konuşacağı, kendimizin talep edeceği, kendimizin çözeceği bir hareket kurmamız gerekiyor. Bu yüzden “Bizden çalınanları geri alacağız!” diyoruz ve bu mücadele çağrısını büyütme sözü veriyoruz.

“Bu turuncu seli daha fazla göreceksiniz”

Konuşmalardan sonra söz alan Genel Başkanımız Nebiye Merttürk, istendiği takdirde yoksulluk diye bir sorunun olmayacağını ifade ederken yoksullaştırmanın bu iktidarın bir politikası olduğunun altını çizdi. En büyük sorunun faşist bir Saray rejimi tarafından yönetilmek olduğunu belirten Merttürk, yoksulluğun da bununla ilgili olduğunu söyledi. Benzer şekilde savaşın, tarikat ve cemaatlerin yarattığı sorunların da bu rejimin politikalarının sonucu olduğunu ifade etti.

Halkevleri’nin 91 yıllık mücadele tarihine yakışacak şekilde yoksullaştırma politikalarına ve faşizme karşı ‘turuncu seli’ daha fazla görüleceği sözünü verdi.

Eylemden kareler