Asgari ücret belirlenirken asıl sorun ücrete bağımlılıktır!

Asgari ücret tespit komisyonu toplantıları başladı. Türkiye’de emekçilerin neredeyse yarısından fazlasının asgari ücret ve civarında ücret aldığını göz önünde bulundurduğumuzda belirlenecek olan ücret bu yüzden yalnızca asgari ücret değil, aslında ortalama işçi ücretidir.

Hayat pahalılığının giderek arttığı, enflasyon oranlarının rekor seviyelere ulaştığı, elektrik, doğalgaz, gıda gibi yaşamsal önemdeki temel tüketim maddelerine ve hizmetlerine her geçen gün yeni zamların eklendiği, çalışanların her geçen gün daha fazla yoksullaştığı bir dönemden geçiyoruz. Böylesine zorlu bir dönemde alım gücü giderek azalan milyonlarca işçinin gözü kulağı önümüzdeki günlerde açıklanacak olan asgari ücret artışında. Ülkemizde ortalama ücret haline gelen, normalde en düşük ücret olması gereken asgari ücret, TÜİK tarafından açıklanan gerçek dışı enflasyon oranlarına göre değil, yoksulluk sınırı, gıda enflasyonu, ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak belirlenmelidir. Asgari ücret, tüm işçilerin ailesiyle birlikte insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamasını sağlayacak bir ücret olmalıdır.

Türkiye’de “Yeni ekonomi modeli” denilen ihracata dayalı ekonomi modelinin yaratmak istediği emek rejimi ve onunla bağlantılı olarak ücret politikaları kendi temsilcilerinin ağzından bütün açıklığıyla ifade ediliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe’nin “Türkiye’de asgari ücretin 300-350 dolar arasında olması lazım.” ifadesi bile göstermektedir ki Türkiye uluslararası iş bölümünde ucuz iş gücünü pazarlama görevini üstlenmiştir ve ücret politikası da uluslararası düzeyde gelişmekte, belirlenmektedir.

Buna bağlı olarak TL’nin değerinin düşürülmesi politikası da asgari ücrette bir artış olsa dahi zamanla gerilemesini beraberinde getirmekte, işçinin alım gücünü düşürmekte ve yoksulluğu derinleştirmektedir.

Tüm bunlarla beraber yaklaşan seçimler, asgari ücrette yüzdelik olarak yüksek gibi görünen bir artışı da beraberinde getirebilir. Ancak tam da bu dolara endeksli asgari ücret politikası ve işçilerin ücrete bağımlılığının geldiği nokta itibariyle tek başına artış bir anlam ifade etmemektedir. Diğer yandan asgari ücret artışı diğer emek gelirlerine yansıtılmamaktadır. Sendikalaşmanın ve toplu sözleşme kapsamının oldukça sınırlı olduğu göz önüne alındığında asgari ücret artış oranının diğer ücretlere yansıtılmamasının en önemli sonucu asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesidir. Yani asgari ücret yükselmekte, ancak ortalama ücretler en az ücrete yaklaşmaktadır.
Sendikalaşma oranlarının çok düşük olduğu özel sektörde çalışmakta olan işçiler için ise durum daha da vahim hale gelmiştir.

Türkiye’de asgari ücret rejiminin bir bütün olarak tüm emekçiler yararına değiştirilmesi gerekmektedir.

  1. İlk olarak asgari ücret tek bir işçinin geçim maliyeti olarak belirlenmemeli, en az dört kişilik hane halkının insanca yaşayacak düzeyde bir gelir sahibi olması doğrultusunda belirlenmelidir.
  2. İkincisi de asıl sorun olarak değerlendirebileceğimiz, işçilerin ücret dışı geliri olan temel hakların piyasalaştırılması sonucunda ortaya çıkan ücrete bağımlılığın azaltılması ve giderek yok edilmesi gerekliliğidir. Eğitim, sağlık, enerji, gıda ve barınmanın kamusal bir hak olarak tesis edilmesi ve dolayısıyla harcama kalemleri arasından çıkartılması ya da payının azaltılması, işçinin ücret gelirinin doğal olarak yükselmesini beraberinde getirecektir.
  3. Üçüncü olarak da asgari ücret siyasi iktidar tarafından tek taraflı belirlenecek bir ücret değildir. Türkiye’de iktidar ve patronların danışıklı olarak oturdukları, işçileri temsil etmesi beklenen işçi konfederasyonunun da iktidar-patron koalisyonunun aldığı kararı onaylamakla ve işçiler arasında rıza üretmekle görevlendirildiği bir asgari ücret tespit biçimi de işçi sınıfının çıkarına değildir. Tespit komisyonu genişletilmeli, demokratikleştirilmeli, sendikaların ve meslek örgütlerinin tespit sürecine aktif katılımı sağlanmalı, işçilerin bu süreçte söz, yetki ve karar sahibi olmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Asgari ücret görüşmeleri ülke çapındaki en büyük toplu sözleşme görüşmeleri niteliğindedir. Tam da bu yüzden grev hakkı önündeki engeller ve işçilerin hak alması, örgütlenmesi, kendilerini ifade edebilmesinin önüne geçen yasaklar kaldırılmalıdır.

Tüm işçilerin kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlaması için yeterli ve adil bir ücret alma hakkı vardır. Milyonlarca insanın kaderi bir avuç patronun ihtiyaçları doğrultusunda belirlenemez. İnsanca yaşayacak bir ücret ve temel hakların parasız tesis edilmesi için kamusal dönüşüm gereklidir! Ve bu gereklilik ancak mücadele edilerek hayata geçirilebilir, haklarımız ve yaşamımız için mücadeleyi büyütelim.

Halkevleri Emek Komisyonu