OKULLAR AÇILIRKEN EĞİTİM HAKKININ NERESİNDEYİZ?

2022-2023 Eğitim-Öğretim yılında MEB’e bağlı ilkokul, ortaokul ve liselerin geçmişten gelen sorunları çözülmemişken eğitim-öğretim süreci yeni sorunlarla başlıyor. Her kayıt döneminde sınıfların yetersizliği, öğrenci sayısının ilgili bina ve sınıf limitlerinin çok üzerinde olması, pek çok okulda yeterli öğretmen mevcudunun bulunmayışı, ülke çapında yine pek çok okula öğrencilerin -çoğunlukla yüksek ücretli servisler aracılığıyla- ulaşmaları, her geçen gün daha da bilimsellikten uzak eğitim/öğretim metodolojisinin yaygınlaştırılması gibi sorunlar o dönemin haber ihtiyacını karşılayan bir durum olarak basın yayın organlarında yer bularak gündemdeki yerini alıyor.

Yeni dönemdeyse, Meslek Lisesi statüsündeki okulları ucuz emek iş gücünün üretim merkezi olarak tasarlayan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bir taraftan MEB’in kayıt parasının zorunlu olmadığını söylerken diğer yandan bağlı okulların idarelerine “kazı bağırtmadan yolun” ayarlı uyarılarla talimat gönderiyor.

AKP’nin 20 yıllık iktidarında kamusal alanların tasfiye edilerek sermayeye para transferinin önemli bir ayağını oluşturduğu neoliberal politik hattın, eğitim alanında da boş durmadığını, hatta en büyük kazanç kapılarından birisi olarak eğitim sektörüne bıçak vurulduğunu görmekteyiz. Öteden beri eğitimi sırtında bir yük olarak gören iktidar, bir yandan eğitimi özelleştirirken özel okul sahiplerine teşvik için her türlü kolaylığı (uzun vadeli düşük faizli kredi, arsa temini vb.) sağlamış, bir yandan da kamu/devlet okullarının asgari ihtiyaçlarını bile gidermemeyi bilinçli bir tercihle ana politikalarından birisi olarak belirlemiştir. Bu bağlamda kamu/devlet okuluna giden bir öğrenciden toplamda çeşitli kalemlerde alınan paraların toplam tutarı öğrencisini ortalama bir özel okula gönderen bir velinin bir yılda ödediği paranın % 60’ını geçmektedir.

Eğitim hakkı her insanın temelde sahip olduğu haklardan biridir. Erkek, kadın ayırımı yapılmaksızın herkesin eğitim hakkı bulunmaktadır.

 Eğitim, temel bir insan hakkı olarak evrensel ölçekte kabul görmektedir. Bunun altında yatan en önemli etken eğitimin, insan kişiliğinin tüm yönleriyle gelişmesinde çok önemli bir unsur ve insanların kendilerini gerçekleştirmeleri ve özgürleşmeleri ile doğrudan ilişkili bir süreç olmasıdır. Eğitim hakkı, para ile satın alınmaması gereken kişinin tam anlamıyla toplumda bir birey olmasını sağlaması gereken, onun topluma yararlı bir birey olmasını sağlaması gereken haklardandır. Daha somut bir ifadeyle, devlet politikalarının ve kamu idarecilerinin görevi, her bireyin ücretsiz olarak okul öncesinden başlayarak -yüksek öğrenim de dâhil olmak üzere- eğitim hakkına eşit, ücretsiz, ana dilinde; cinsiyetçilikten, dinden, ırkçılıktan arındırılmış ve bilimsel niteliklerle ulaşabilmesini sağlamaktır.

Peki, okulların açılmasına sayılı günlerin kaldığı bu günlerde durum nedir?

 Eğitim hakkı bağlamında okullardaki yığınla duran sorunlardan öne çıkanlar nedir, şöyle bir göz atalım:

1- Eğitim-öğretim materyallerinin hazırlanmasında ve basılmasında iktidar ideolojik kaygılarla hareket etmektedir. Bilimin eleştirel, objektif ölçütleri başta olmak üzere tüm yapısal yanı ve özellikleri ters yüz edilerek; iktidar kendi perspektifine göre belirlediği dinci, gerici, cinsiyetçi ve ırkçı ideolojileri, ders müfredatının tamamına yedirmiştir. Örneğin, doğal afetlerden iş cinayetlerine kadar durum “kader” olarak görülmüş, ders kitaplarına kadar sokulmuştur.

2- Kayıt parası adı altında velilerden alınmak istenen paranın özel okula giden bir öğrencinin üç aylık taksitinin toplamına karşılık geldiğini görmekteyiz. Bu parayı ödeyemeyen velilerin, hiç istememelerine rağmen, çocuklarını İmam Hatip ortaokullarına göndermek zorunda kalmaktadır ve bu durumda olan ailelerin/öğrencilerin sayısı tahminlerin çok üzerindedir. Bu noktada, eğitim hakkı gasbedilen öğrenci velisinin sosyal ve ekonomik durumu devletin ve sermaye aygıtının duvarına toslayıp geri dönmektedir.

3- Okullarda öğrencilerin kılık-kıyafetlerinden eteğinin boyu, pantolonun darlığından saçının şekline yahut taktığı ufak bir takıdan bile sıkıntılar çıkarılırken, yüzü tanınmayacak kadar kapalı gelen öğrencilere ise okul yönetimleri tarafından uyarı dahi yapılmayarak, dinsel ideolojik yaklaşımlara prim verilmektedir.

4- Okullardaki seçmeli derslerde psikoloji, sosyoloji, biyoloji, fizik, kimya, resim, beden eğitimi vb. dersler dururken siyer, nebi, peygamberimizin hayatı gibi dersler “öğretmenimiz yeterli değil” denilerek zorunlu olarak seçtirilmektedir. Okulların tamamı İmam Hatipleştirilmiş, laik eğitim rafa kaldırılmıştır.

5- Okullarda kitap, belge çoğaltma, gezi, spor, staj dosyası, hizmetli ihtiyacı, temizlik maddesi, maske, fotoğraf, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ve Türk Hava Kurumu (THK) vb. gibi yardım kuruşlarına “zorunlu” bağış gibi çeşitli kalemlerde para toplanmaktadır. Ücretsiz ve kamusal kaynaklarla karşılanması gereken kamu/devlet okullarının eli, öğrencilerin ve velilerin cebinden çıkmaz hale gelmiştir.

6- Hijyenik koşullarda eğitime devam edememe bütün okulların en ciddi sorunlarından birisidir. Özellikle tuvaletlerin ve sınıfların temizliği önemli bir sorundur. Okulların %85’inde yardımcı hizmetlilerin taşeron olarak çalıştırılması kanıksanan bir gerçeklik haline gelmiştir. Bazı okullarda temizlik görevlisinin olmaması nedeniyle tuvalet ve sınıf temizliğini zaman zaman velilerin yaptığı görülmektedir. Meslek liselerinde ise özellikle atölyelerin temizliği çoğunlukla öğrencilere yaptırıldığı bilinmektedir. Yani kamu/devlet okulları kendi görevlerini yerine getirmediği gibi çocuk işçi çalıştırarak anayasal bir suç işlemekte ve angarya çalışmanın beşiği haline gelmektedir.

7- Çok kültürlü, çok kimlikli ülkemizde zaten dezavantajlı gruplar arasında farklı etnik kimliğe sahip çocukların, kendi ana dillerinde eğitim görememe sorununun üzerine, son yıllardan artan göçmen/mülteci öğrencilerin -bazı yerlerde Arapça eğitim veren okullar açılsa da- iletişim kuramama sorunu eklenmiştir. Kürtçe derslerden bahsetmek ise mümkün bile değildir. Bunların sonucu olarak öğretmenler ve öğrenciler iletişim problemi eğitim-öğretimin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini engellemektedir.

8- Son dönemde MEB’in öğretmenleri kendi içinde bölen stajyer, düz, uzman ve başöğretmen gibi kariyer basamaklarına ayırması velileri ve öğrencileri de kendi içinde bölecektir. Özellikle ilkokulda çocuğunu pratikte hiçbir fark olmamasına rağmen uzman yahut başöğretmene vermek isteyen velilerin çıkması gayet olasıdır. Bu veliler çocuğunu uzman ya da başöğretmene vermek için para, torpil gibi yollara başvuracaktır. Öğrenciler ise uzman ya da başöğretmene gitmenin “ayrıcalığı” ile hareket edecek, bu durumsa yeni bir takım pedagojik sıkıntılara yol açacaktır.

Eğitim, bir toplumun sistemik yeniden üretiminin temel bir düzeneği olduğu bilinciyle stratejik yığınak yapacak temel bir alan olduğu kavrayışıyla hareket etmek için başta öğretmen, veli ve öğrencilerimiz olmak üzere tüm toplumsal kesimlerle mücadelenin yükseltilmesi temel bir zorunluluktur.

Halkevleri olarak geçmişten bugüne yürüttüğümüz eğitim hakkı mücadelesinin güncel haliyle kuracağımız hak mücadeleleri cephelerinden birisi olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir.

Bu bağlamda eğitim hakkının tam ve eksiksiz bir kamusal hak olarak güvence altına alınması ve bu hakkın piyasacı yaklaşımlar karşısında parasız, nitelikli, laik, bilimsel özelliklere kavuşturulabilmesi için eğitim süreçlerindeki tüm öznelerin (öğretmen, veli, öğrenci ve eğitim sürecinde yer alan tüm eğitim emekçilerinin) dahil olduğu etkili bir talep hareketi oluşturmak gereği çok açıktır.

Eğitim sürecinin tüm öznelerinin (öğretmeni kendi içinde yapay bölünmelere götürecek ÖMK vb. uygulamalara da karşı çıkarak) örgütlenmeleri ile başlayarak tüm muhalif kesimlerin de içinde olduğu politik bir hareket yaratmalı ve eğitim hakkı mücadelesini ileriye taşımalıyız.

Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi olarak AKP-MHP ve “Tek Adamın” çocuklarımızın geleceğini çalmasına izin vermemek için Halkın Eğitim Hakkı Mücadelesi çerçevesinde tüm öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve velilerimizi kamusal, ücretsiz, bilimsel, ana dilinde, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan, parasız eğitim hakkını savunmaya ve tüm özel okulların kamulaştırılarak her bir çocuğun fırsat eşitliği ile eğitim alması için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

 

HALKEVLERİ EĞİTİM HAKKI ÇALIŞMA GRUBU