Marmara Gölü; Gediz Havzası içerisinde bulunan 6 bin hektar büyüklüğünde tarımsal rezervuar özelliğinde bir göldür. 2017 yılında Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenmiş ve koruma kapsamına alınmıştır. Gölde 26 alg türü, 6 zooplankton türü, 11 balık türü, 33 iki yaşamlı türü, 162 kuş türü, 32 memeli türü ve 355 bitki türü bulunmaktadır. Göl özellikle göçmen kuşlar için çok önemli konaklama ve beslenme alanıdır. Marmara Gölü biyolojik çeşitliliği yanında etrafında balıkçılık ve tarım yapan yerleşim yerlerinin geçim kaynağıdır. Marmara Gölü bütün bu özelliklerine rağmen kuruyarak yok olmanın eşiğindedir.
Daha önceki yıllarda da kuruma tehlikesi altında kalan Marmara Gölü yapılan müdahalelerle varlığını sürdürebilmiştir. Ancak 2018 yılından buyana gerçekleşen küçülme gölün varlığını tehdit eder hale gelmiştir. Göle su taşıyacak olanaklar acilen yaratılamaz ise Marmara Gölü yok olacaktır. Bu konuda zaman en büyük eksikliğimizdir. Doğanın saati biz farkına varmasak da işlemeye devam etmektedir. Bu nedenle sorunun kaynağının doğru tespit edilmesi yapılacak uygulama ve projelerin yeniden ekolojik sorunlara, zaman ve para kaybına yol açmaması açısından önemlidir.
Marmara Gölü ve çevresi uzun yıllardır yağışların giderek azaldığı iklimin kuraklığa evrildiği bir bölge haline gelmiştir. Gelecekte durumun daha da kötüleşeceği öngörülmektedir.
İklim krizine bağlı olarak son on yılda göl su yüzeyine düşen yağış miktarı %95 oranında azalmıştır.
Marmara Gölünün yüzey suları ile olan bağlantısı büyük oranda kesilmiştir. Bunun en önemli nedeni Marmara Gölünün ana beslenme kaynağı olan Gördes Çayı üzerine kurulmuş olan Gördes Barajıdır. Barajın yapıldığı yıllarda göle can suyu bırakılması gerekliliğinin bir zorunluluk olarak ele alınmaması bugün de gölün beslenmesini engelleyen sebeplerden biridir. Bugün barajdan göle su aktarılmak istense bile bu mümkün olmayacaktır. Kumçay nehir yatağı üzerinde faaliyette bulunan çok sayıda kum ocağı nedeniyle akış sağlayacak özelliğini kaybetmiştir.
Marmara Gölünün su hacminin azalmasındaki en önemli etkenlerden biride gölü besleyen yer altı sularının azalmasıdır. Tarımsal amaçlı aşırı ve kontrolsüz sulama bu sorunun en önemli nedenidir. Havzadaki yüzey sularının azalması ve kimyasallarla aşırı kirlenmesi nedeniyle yeraltı sularının kullanımı kaynakların kendini yenileme kapasitesi üzerinde artış göstermektedir.
Kumçayı Derivasyon Kanalı’ndan gelen akışın kesilmesine neden olan Gördes Barajı havzalar arası su transferi projelerinden birisidir. Yanlış kent politikaları nedeniyle kendi su havzalarındaki kaynaklarını tüketen metropollerin su ihtiyacı komşu havzalardan sağlanmaktadır. Gördes Barajı da özellikle İzmir’in su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmıştır. Uzun yıllar Gediz Havzası’nın yer altı sularını kullanan İzmir kenti Gördes Barajından aktarılan suyla havzanın yüzey sularını da ortak olmuştur. Havzalar arası su transferi bir yerdeki sorunu çözerken başka yerlerde ekolojik, ekonomik ve sosyal sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle Bozdağ üzerinden göle su taşımak amacıyla hazırlanan proje iptal edilmelidir.
Marmara Gölü’nün çekilme alanlarının işgal edilerek tarımsal faaliyet yürütülmesi başlı başına bir sorun oluştururken, TİGEM eliyle tarımsal faaliyetin göl tabanında genişleyerek devam ettirilecek olması ekolojik sorunu politik bir sorun haline de getirmektedir. Zira Göl alanı üzerinde yapılan tarımsal faaliyetler biyolojik çeşitliliği yok ettiği gibi gölün geri kalan bölümünü de yaratacağı kimyasal kirlilikle yok edecektir. Göl arazisi üzerinde devam edecek her türlü tarımsal faaliyet göl ve çevresindeki ekosistemi yok ederken gölün fiziksel bütünlüğüne de ortadan kaldıracaktır. Göl tabanının tarımsal faaliyetle jeomorfolojisinin tahrip edilerek bozulacak olması ile Marmara Gölü göl vasfını kaybedeceği gibi, devlet eliyle kiralanarak ranta açılmasıyla bir daha göl haline dönemeyecektir Bu nedenle göl alanında sürdürülen ve yapılması planlanan her türlü tarımsal faaliyet yasaklanmalıdır.
Halihazırda göl tabanında tarım alanı açma ve paylaşım mücadelesi toplumsal felaketler yarattığı gibi bu seferde TİGEM tarafından tarım yapılacak olması yasadışı bu faaliyetlere meşruiyet sağlayacağı gibi yeni rant olanakları yaratacaktır. Kağıt üzerinde koruma altında olan ve bölgenin önemli sulak alanlarından bir olan gölün TİGEM tarafından kiralanarak tarıma açılması ülkenin dört bir yanında sürdürülen rantsal dönüşüm projelerine bir yenisini ekleyecektir.
Marmara Gölü’nün eski canlılığına dönüşmesi karmaşık farklı sorunların bir arada çözümünü gerektirmektedir. Bütün bu sorunlar ve gelişmeler etrafında acil yapılması gereken Marmara Gölü’nün hızlı bir şekilde yeniden yeteri kadar suyla buluşturulmasıdır.
Gediz Nehri üzerinde kurulu Ahmetli Regülatöründen denize boşalan sular Marmara Gölü’ne aktarılmalıdır. Yüksek maliyet nedeniyle çalıştırılmayan regülatörler yerine daha büyük bir maliyetle yapılacak bir projenin gündeme alınması da samimi bir tercih değildir. DSİ bu konudaki sorumluluğunu derhal yerine getirmelidir.
Halkevleri Kent ve Ekoloji Çalışma Grubu