Yüzümüzü Taksim’e döndük, vazgeçmeyeceğiz!

İktidarın engelleme girişimlerinin yanında maalesef 1 Mayıs bugün halkın geniş kesimlerinde var olan rahatsızlıkları dile getirme ve direniş eğilimlerini güçlendirme hedefiyle örgütlenememiştir. Bu durumun temel sebebi, işçi sınıfının mevcut sendikal ve politik örgütlerinin günün sınıf mücadelesinin gereklerini yerine getirecek, bugünün sınıf hareketini kavrayacak yeterli politik, ideolojik, örgütsel donanımdan yoksun olmasıdır.

Bu yıl Saraçhane’de önümüzdeki süreç açısından ders çıkartılması gereken iki farklı politik pratik tutum ve çizgi ortaya çıkmıştır. Öncelikle bugünkü DİSK yönetimi başından beri 1 Mayıs’ı kapalı kapılar ardında bürokratik temsil düzeyinde devletle pazarlık yaparak, Taksim’in meşruluğunu AYM kararında arayarak gerçekleştirmeye çalışmış ve 1 Mayıs’a sadece 3 gün kala Saraçhane’ye çağrı yapmıştır. Bu politik tutumdan kaynaklı, DİSK yönetiminin süreci solla hatta her zaman 1 Mayıs organizasyonunun içerisinde yer alan emek ve meslek örgütleriyle de arasına mesafe koyarak işletmesi, bu yıl 1 Mayıs’ın kolektif bir biçimde örgütlenmesini sekteye uğratmış, bu tablo 1 Mayıs alanına da yansımıştır.

DİSK, 1 Mayıs sürecinde sınıf mücadelesinin kapasitesini ve sol sosyalist hareketin özgücünü temel almak yerine, düzen içi çelişkilere ve düzen muhalefetine bel bağlamıştır. Bu durumun doğal sonucu olarak, binlerin Saraçhane Meydanından yüzünü Taksim’e dönerek barikata yüklendiği anlarda tertip komitesi “faaliyetlerini sonlandırdığı”nı duyurmuş ve alanı terk etmiştir.

Her şeye rağmen, Bozdoğan Kemeri önünde sosyalistlerin ve mücadeleci sendikaların aldığı inisiyatifle sergilenen direniş, önümüzdeki süreçte Taksim’i özgürleştirme mücadelesinin nasıl gerçekleştirilebileceğine işaret etmiştir.

2024 1 Mayıs’ının da ortaya çıkardığı gerçek, sınıf hareketinde önümüzdeki dönem geniş kesimlerin insanca yaşam ve özgürlük taleplerine dayanan direniş eğilimlerinin temel alınması gerektiğidir. İktidarın Orta Vadeli Program etrafında dayattığı yoksulluk ve hayat pahalılığına, doğa yağmasına dayalı talan politikalarına karşı bir direniş hattının örülmesi, işçi sınıfının birliğini parçalayarak yönetmek için devreye sokulan gerici, şoven, faşist politikalara karşı mücadele hattının örgütlenmesi temel görevdir.

Bu görevi yerine getirmek aynı zamanda çözülen geleneksel muhalefet merkezlerinin, düzen içi muhalefet kanallarının yerine devrimci bir inisiyatifin inşa edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bizler de Halkevciler olarak bu görevin üzerimize yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.